21 Temmuz 2016 Perşembe

Yolculuğumuz Gebze Teknik Üniversitesi !

Sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemekten daha heyecanlı bir durum varsa o da muhakkak ki üniversite tercih zamanlarıdır.  Hayatınızın tamamıyla yeniden şekilleneceği bir tercih dönemi..  Mutlaka her üniversitenin kendini tanıtan kısa filmlerini , reklamlarını , afişlerini görüp  kafanızın bir kenarına not etmişsinizdir. Ama sizce hangi üniversite neye göre  sizi etkiler ?  Sosyal ortamı , başarı düzeyi , bulunduğu şehri yani pek çok nitelikleri hep gözümüzün önünde dolaşır durur. Ama bu tatlı telaşları yaşamak bence elinize geçebilecek en güzel şey !  Gel gelelim benim şu anda içerisinde olmaktan keyif aldığım üniversitemi kendi açımdan tanıtmaya ve benim kararsız tercihlerimin beni nasıl  bir yola sürüklediğine.. Başlıyoruz :)

Hayallerinize ulaşmak için mi üniversite yolculuğuna çıkıyorsunuz yoksa aldığınız puana göre neresi tutarsa hesabına mı yöneliyorsunuz ? Bence bu en önemli nokta.  Ben biraz hayal biraz puan karışımı bir tercih dönemi geçirdim. Genellikle biz öğrenci adayları özgürlüğümüzü yaşamak için şehir dışında bulunan üniversitelere yönelme eğilimliyiz. O yüzden üniversite araştırmalarına başlarken İstanbul , Ankara gibi büyük şehirleri göz önünde alıp daha sonra Marmara Bölgesi'ndeki üniversiteleri incelemeye başladım . Gebze'de oturuyorum ve bu bölgeyi seçerken aile faktörüm en ön plandaydı . Hele de babanızın tek kızıysanız sizi uzaklara pek gönderme niyetleri yoktur :) Lise hayatımda gittiğim  üniversite gezileri  beni hep gaza getirmiştir çalışmak için .  Hep özel üniversitelere götürmüşlerdi ve en son devlet üniversitesi olan eski ismiyle Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'ne son gezimizi tamamlamıştık. Ancak şaşırtan tarafı şudur ki Gebze'de olmasına rağmen yaşadığım şehirde bu üniversiteyi hiç birimizin duymamasıydı. İsminden dolayıdır ki ''  2 yıllık üniversitedir  ''  diye tahmin ederek gittik '' 4 yıllık  ( bir de hazırlığı eklersek 5 ) üniversite '' olduğunu öğrenerek kampüsten çıktık.  O zamanlar kampüsüne hayret etmiştim ve büyük olduğu için yürümekten ziyade servislerle binalara gidip geliyorduk . Okulu gezme fırsatımız pek olmadı bölümleri ziyaret ettik , yemeklerimizi yedik ve ayrıldık .  Üniversitede Fizik okuyan bir kız öğrenci bizle okulu tanıtmak için ilgileniyordu ve o an bende üniversitede mutlaka tanıtımlarda yer alacağıma dair kendime bir şekilde söz verdim . Çünkü üniversiteler öğrenciler tarafından sizlere aktarıldığında daha çok isteğiniz artıyor  . Akademisyenlerin anlattıklarıyla öğrencilerin sizlere anlattıkları daha farklı . Çünkü bir taraf okulun başarı tarafını anlatırken diğer taraf sizi daha cezbeden sosyal tarafını anlatıyor . Sonra araştırmalara başladım . İnternet aracılığıyla okulun sitesine girdim ve kampüsünü , hocalarını , başarı ölçeklerini daha çok incelemeye başladım . Ve bu kadar kaliteli bir okulun , yaşadığım ilçede  , bırakın ilçeyi ülkemizde çok az ses getirmesi beni üzmüştü . Çünkü ilçe ismiyle üniversitemiz var ve bunu bilmemek biraz kötü :) Tercihlerimin 4.sırasına yerleştirdim Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nü ve hiç çıkacağını düşünmeden yazdım . Çünkü sayısal ağırlıklı bir üniversite ve  sözel anlamda sadece İşletme Fakültesi mevcuttu. Yani bu okulda okumam için sadece İşletme Bölümü'ne tercih yapmam gerekiyordu. Ve işin ilginç tarafı diğer tercihlerimde işletmeye yönelik bir alan seçmedim . Çünkü İşletme Bölümü benim pek ilgi alanıma girmiyordu . 
Ve tercih sonuçlarının açıklandığı o geceye gelelim  !  Heyecanla ve ellerim titreyerek kaç kere kimlik numaramı yanlış yazdığımı hala hatırlıyorum . Ankara çıkacaktı bundan emindim çünkü . 3.tercihimdi . Ve ana sayfanın açıldığı  o an !! Büyük harflerle sanki gözüme sokarmış gibi yazılan okul ismi ! '' GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ '' . Ve ben sevinsem mi üzülsem mi diye düşünürken babamın beni telefonla arayıp  durumumu sorması .. Söylediğimde çok mutlu oldu çünkü yine yanında olacaktım çünkü emin ellerdeydim hem okul hem yaşam olarak .  Biraz çekinceli olarak hazırlık sınavı için okula gittiğimde ve hocaların ilgisini o an gördüğümde kampüsü de iyice dolaştığımda aslında korkulacak bir şey olmadığını ve bana şans getireceğine emin olmaya başladım . Derken okul başladı ve kendimi kulüplerde , çeşitli faaliyetlerde buldum. Çok hızlı gelişti çünkü okulun kampüsü çok büyük olsa da öğrenci mevcudu o kadar çok değildi .Lisansüstü eğitimin verildiği yerdi daha çok . Ancak bunun dezavantajını hiç bir şekilde yaşamadım aksine avantajını fazlasıyla gördüm. 
Şimdi size tercih yapmadan önceki düşüncelerimle şu anda ki yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum.  En fark yaratacak nokta isim değişikliği . GEBZE TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  olduk ve bu bence pek çok yeniliği beraberinde getirdi .  Şu anda ilçemde okulumu bilmeyen yok ve '' 2 yıllık mı okuyorsun ? '' diyen yok . Çünkü okul tanınmaya başlanmış  ve başarılarıyla listelerde ilk 10 a giren bir üniversite. Daha sonrasında şu anda 3.sınıf öğrencisiyim ve bu zamana kadar okulun tanıtımlarında hep yer aldım . Lisedeki öğrencilere  burayı sevdirmek ve burada ne kadar şanslı olduğumu hissettirecek olayları ve okulu anlattım . Hepsi ilgiliydi ve hepsi okulu çok beğendiklerini söylediklerinde daha fazla tat aldım .  Okulun etkinliklerinde , projelerinde gönüllü olarak yer almaya çalıştım ve hala çalışmaktayım . Bu bana yeni fırsatlar getiriyor ve önüme sunuyor. Bence üniversite tam anlamıyla fırsat avı. Kendinizi nerede görmek istiyorsanız gerçekleştirme alanı. Çünkü bütün imkanlar üniversite tarafından sizin elinize sunuluyor gerisi size kalıyor.   Diğer bir değişiklik bizlere değer veren ve demin bahsettiğim her türlü imkanı sağlayan , arkamızda duran ve bir tık maille hemen geri dönüş alabileceğiniz bir Rektör'ün başınızda olması . Bence diğer bir fırsat kapısı da bu. Çünkü hangi projeyle kapısını çalsam yahut görsem her zaman destek vermesi  ve dikkatle sizi dinlemesi sizin öz güveninizi adeta tavan yapıyor :) Daha farklı düşüncelere girerek daha güzel işlere imza atıyorsunuz.  Ve okulumuzda düzenlenen her türlü etkinlikler  sizi kalbinizden vuruyor diyebilirim. Kulüplerimiz olsun okulumuz olsun hepsi kaliteli işler önünüze sunuyor ve network ağınızı geliştirecek hiç aklınıza gelmeyen hiç kapısından içeriye giremeyeceğinizi düşündüğünüz  pek çok şirketin üst düzey çalışanlarıyla bire bir görüşme avantajını yakalayabiliyorsunuz . Eğitim noktasına değinirsem  kendi alanımı bana sevdiren ve iyi ki İşletme Bölümü'nde okuyorum dedirten hocalara sahipsiniz. Kapılarını çaldığınızda '' girin '' sesi duyduğunuz , vakitlerini size harcamaktan memnunıyet duyan,   akademik yönden başarıları kanıtlanmış hocalarınız her daim yanı başınızda.  Sıcak bir kampüs hayatı ve bu sanayi şehrinden kaçıp doğaya kendinizi atabildiğiniz bir alan. Ne eksiği var diye düşündüğümde kafamda hiç bir eksiklik göremiyorum. Çünkü ben buraya sadece okumak için geldim ve daha fazlasını bularak , kendimi daha geliştirerek ve şu anda çok büyük projelerde kendimi kanıtlamış halde yoluma devam ediyorum. Dediğim gibi hayallerinize ulaşmak için üniversite büyük bir nimet . Ancak Gebze Teknik Üniversitesi daha da büyük bir şans . Sağlam adımlarla , eğlenceli arkadaş ortamlarıyla ,  kendinizi geliştirmek ve ilerletmek yönünde sertifikalı eğitimlerle , sosyal ortamıyla , teknik gezileriyle ,  hayranlıkla ders çalışmak için koşuşturacağınız devasa kütüphanesiyle , üniversite başarı sıralamaları açıklandığında övüneceğiniz okulunuzla  , sizlere sunulacak burs ve staj imkanlarıyla ve  daha yazamadığım  aklınıza gelemeyecek pek çok özellikleriyle sizleri başarı merdivenlerine tırmanmanızda yardımcı olacak ve hayallerinize ulaşmak için adım attıracak en önemlisi kendinizi burada keşfedeceğiniz bu ortamda bulunmak için çok uzakta değilsiniz . Azıcık ötenizde İstanbul sınırlarında Gebze Teknik Üniversitesindeyiz ! 


15 Temmuz 2016 Cuma

Bu Zamanda Bir Film İyi Gider !

Bu sıcak havalardan dolayı evde kalıp oturmayı tercih edenlerden misiniz ?  Bazılarınızın sesini duyar gibiyim . Özellikle de beyaz tenliyseniz vay halinize ! Dışarı çıkmak bir zulüm oluyor kendimden biliyorum .Hiç canınızı sıkmaya gerek yok.  Kahvenizi kapıp gelin . Çünkü bugün benim köşe filmlerimden olan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Hangisini tavsiye etsem diye karar vermekte güçlük çekerken heyecanın doruklarına ulaşmanız için  '' Shutter Island '' yani '' Zindan Adası'' nı tavsiyelerimin ilkine koymak istiyorum. İzleyenleriniz mutlaka vardır . Her ne kadar sonu istediğim ve beklediğim gibi olmasada  adrenaline göre müzik seçimleri harika !

 Gel gelelim Martin Scorsese'nın yönetmenliğini üstlendiği bu devasa gerilim filminin  konusunu anlatmaya.. 

 Filmde , Massachusetts'te suç  işlemiş tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü  Shutter  Adası isimli bölgede yer alan  hastaneye , bir hastanın ortadan  kaybolmasıyla ilgili soruşturma için iki polis memurunun gitmesi ve sonradan gelişen esrarengiz olaylar aktarılıyor . Gittiklerinde kendilerini şiddetli bir kasırganın ve mahkumların ayaklanmasının tam  ortasında bulurlar.  Burada karşılaştıkları isyan tablosu ve çığırından çıkan işler bu davayı gittikçe zora sokacak  , zamanla rüya ve gerçek arasındaki sınırlar zorlanacaktır .  Usta yönetmen Scorsese nin Dennis Lehane'nin ünlü romanından sinemaya uyarlanan filmin baş rolünde yönetmenin gözde oyuncularından Leonardo Di Caprio olması ise diğer bir göz alıcı  nokta. Filmin sonunu tabi ki söylemeyeceğim. Bazı yerlerinde ' nasıl yani ya ! ' tepkisini vermeniz mümkün . En iyisi daha fazla konuşmadan izlemeye başlayın. Daha önce izleyenler için ileri ki zamanlarda başka   film önerileriyle geleceğim. Benden kaçış yok .

Leonardo  Di Caprio ve  Emily Mortimer'in oynadığı bu filme bakalım kaç puan vereceksiniz  . İyi seyirler  şimdiden.

NOT : Kahve ve çikolatalarımızı almayı unutmayalım  :)

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Tatili Sevmeyenimiz Var mı ?

Okulların tatile girmesine en çok sevinenlerden biri de benim muhakkak. Koca bir yılın sonunda dinlenmek benim de hakkım moduna geçmiş bulunmaktayım. Size şimdi benim  genelde hep gitmekten tat aldığım  alternatif ( ne de olsa ücreti babamdan çıkıyor ) bir tatil köyünden söz etmek istiyorum. Genelde bizim uğrak noktamız . Nedir burası diyenlere hemen söylüyorum '  İhlas Armutlu Tatil Köyü ' . Duyanınız vardır . Ama benden de duyun istiyorum. Deniz , havuz , eğlence merkezleri ,  doğa  gibi bir çok özelliği bünyesinde barındıran , Yarımadanın Marmara Denizi'nde son bulduğu en uç noktanın güney sahilinde yer alıyor.Kuzeyinde Yalova , Güneydoğusunda Gemlik , Güneyinde Bursa. Daha ne olsun ! Deniz seferleri ile de ulaşımı kolaylaşmış sizin gelmeniz için her türlü imkanı sağlıyorlar efendim :)) En güzel özelliklerinden biri de kadın - erkek ayrı deniz , havuz imkanlarından yararlanmak .  Tabii karışıkta mümkün . Ve Ünsal Kaptan'ın sahilden anonsları ile meşhur bir yer.  Ünsal Kaptanımız sizi makul fiyatlarla Melekler Adası ( Trilye ) , Gemlik , Mudanya gibi şirin yerlere de götürmek için can atıyor . Yani sadece Armutlu ile sınırlı kalmamanız için imkanlar genişletiliyor. Peki ben 15 günlük süre zarfında burada ne yaptım ? Hemen söylüyorum . Benim gibi uyumayı sevenler buradaysa çok şanslısınız çünkü deniz esintisiyle gayet öğle saatlerine kadar uyuyup kalabiliyorum. Sıcaktan bunalma derdi yok :) Öğleden sonra  deniz sefasını sürerken etrafı izleyip keşfetme rahatlığını bulabilmeniz mümkün . Kitabımı ve kulaklığımı alıp kumlarda güneşlenmekte benim işim .( Dikkat ! Güneşten korunmak için krem , yağ vs. her türlü güvenliği alın ) . Yoksa benim gibi güneşi unutup yanabilme olasılığınız oldukça yüksek . Cesaretiniz varsa denizde ki su aktivitelerinden de faydalanabilirsiniz. Henüz ben tercih etmedim .Güneşin kaybolduğu vakitlerde atv , bisiklet gibi aktivitelerle güzel saatler geçirebilirsiniz. İşte bu benim tercihim !  Sonrasında eğlence merkezinde dilediğince eğlenebilirsiniz ( arkadaş ortamınızla bu anları tatmanızı şiddetle tavsiye ederim ) . Aquapark ve Su Dünyası'nı akşamları tercih edenlerdenim. Ve saate bakmaksızın gece yürüyüşleri sohbetlerin en tatlı anlarıdır. Çekirdeğinizi alıp uzun uzadıya yürüyüşe çıkma keyfine varın. Ve anlatamadığım pek çok şey mümkün esasında. Amaç vaktinizi en iyi şekilde en güzel en kalıcı haliyle değerlendirebilmek. Biz  tatilden tat almayı bilirsek  bize her yer harika , mükemmel görünür. O yüzden nerede olursak olalım ister evde ister tatil yerlerinde  ister köyde.. Harika bir gün geçirmek pek zor değil. Bırakalım kendi sesimizi dinleyelim , ufak uğraşlarla günün en verimli saatlerini kendimize yaşatalım. Yiyelim içelim boş verin kilo alırım dertlerini. Kendimizi şımartma vakti geldi de geçiyor . Tatilimiz bol gülücüklerle geçsin . Daha 9 günlük Kurban Bayramı tatili var . Bence yeni planlarımızı hazırlama vakti hızlı şekilde geliyor.  Boşaltılan bavulları tekrar hazırlama anları gelsin çatsın .İyi Tatiller  :)



9 Temmuz 2016 Cumartesi

Cesarette İnecek Var !

Şu anda beni en iyi ifade eden başlık bu  kesinlikle . Kavrulan sıcaklığın ensesinde , karşımda uzanan denizi seyrederken  ,  birden kendimi blog yazılarının içinde buldum. Kaç zamandır  benimde aklımda olan ama doğru zamanı bulamadığım vakit geldi de çattı . Siz ne dersiniz ha ? Ve ''  Ben blogger olmak istiyorummmm'' düşüncelerine kendi içimde kapıldım.  Duygularımın rehberliğinde hissettiklerimi , kendi deneyimlerimi  , keşfedilecek yerleri ya da hoşuma giden detayları fotoğraflayıp anlatmak ve daha  bir çok şey benim için keyifli olacak gibi gözüküyor . Şimdiden benimle bu yolculuğa çıkmak isteyenler parmak kaldırsın !  Çünkü ben çok hazırım . Siz de isteyip cesaret edemediğiniz her şeyin peşinden gidin ve ilk adımı atın. Ben attım sıra sizde haydiiiii :)